appealing
01
çekici
pleasing and likely to arouse interest or desire
Örnekler
Despite her simple attire, there was something undeniably appealing about her natural beauty.
Basit kıyafetine rağmen, doğal güzelliğinde inkar edilemez bir şekilde çekici bir şey vardı.
The actress had an appealing face that captured the audience's hearts in every performance.
Aktrisin her performansta izleyicilerin kalbini çeken çekici bir yüzü vardı.
02
yalvaran, yalvarırcasına
showing a need for help
Örnekler
At the meeting's end, she cast an appealing look toward her colleagues, silently asking someone to cover her shift.
Toplantının sonunda, meslektaşlarına yalvaran bir bakış attı, sessizce birinin onun vardiyasını devralmasını istiyordu.
The kitten 's soft mew and wide eyes were so appealing that he scooped it up without hesitation.
Yavru kedinin yumuşak miyavlaması ve iri gözleri o kadar çekiciydi ki tereddüt etmeden onu kaptı.
Leksikal Ağaç
appealingly
appealingness
unappealing
appealing
appeal



























