haunted
01
kaygılı
showing signs of worry, anxiety, or persistent mental strain
Örnekler
His haunted eyes revealed sleepless nights.
Onun huzursuz gözleri uykusuz geceleri ortaya çıkarıyordu.
She gave a haunted look after hearing the bad news.
Kötü haberi duyduktan sonra endişeli bir bakış attı.
02
perili, hayaletli
inhabited by, or appearing as if inhabited by, ghosts or spirits
Örnekler
The haunted mansion attracted curious visitors.
Perili konak meraklı ziyaretçileri çekti.
They stayed in a haunted inn during the stormy night.
Fırtınalı gecede perili bir handa kaldılar.



























