glimmer
gli
ˈglɪ
gli
mmer
mɜr
mır
British pronunciation
/ɡlˈɪmɐ/

"glimmer"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

to glimmer
01

cansız ışık vermek

to shine softly or faintly
Intransitive
to glimmer definition and meaning
example
Örnekler
The stars began to glimmer in the night sky.
Yıldızlar gece gökyüzünde parıldamaya başladı.
The fireflies started to glimmer in the dark forest.
Ateş böcekleri karanlık ormanda parıldamaya başladı.
Glimmer
01

bir ışıltı, bir hafif parıltı

a faint or brief flash of light, often reflected
example
Örnekler
A glimmer of sunlight shone through the clouds.
Bir parıltı güneş ışığı bulutların arasından sızdı.
The candle cast a soft glimmer across the room.
Mumdan odaya yumuşak bir parıltı yayıldı.
02

bir ışıltı, bir belirti

a faint sign, hint, or vague indication of something
example
Örnekler
She saw a glimmer of hope in his smile.
O, gülümsemesinde bir parıltı umut gördü.
There was a glimmer of understanding in her eyes.
Gözlerinde bir parıltı anlayış vardı.

Leksikal Ağaç

glimmering
glimmering
glimmer
App
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store