glib
01
dilbaz
persuasive in a way that is deceitful
Örnekler
The politician was glib, promising reforms she had no intention of delivering.
Politikacı yapmacık, yerine getirmeye niyeti olmayan reformlar vaat ediyordu.
His glib speech sounded polished.
Onun yapmacık konuşması cilalı gibiydi.
02
yüzeysel, hafif
showing little understanding or preparation
Örnekler
His glib suggestion ignored the budget constraints entirely.
Onun yüzeysel önerisi bütçe kısıtlamalarını tamamen göz ardı etti.
She made a glib comment that revealed she had n't considered the consequences.
Sonuçları düşünmediğini ortaya çıkaran hafif bir yorum yaptı.
