to get over
[phrase form: get]
01
sağlığına kavuşmak
to recover from an unpleasant or unhappy experience, particularly an illness
Transitive: to get over an unpleasant experience
Örnekler
It took her several weeks to get over the flu completely.
Gripten tamamen kurtulması birkaç haftasını aldı.
With proper treatment, most people can get over a common cold within a week.
Uygun tedavi ile çoğu insan bir hafta içinde soğuk algınlığını atlatabilir.
02
karşıya geçmek
to cross a physical barrier, such as a wall, fence, or obstacle
Transitive: to get over a barrier
Örnekler
The athletes had to get over the high hurdles in the race.
Sporcular yarışta yüksek engelleri aşmak zorunda kaldı.
The cat struggled to get over the tall backyard fence.
Kedi, arka bahçedeki yüksek çitin üzerinden geçmek için mücadele etti.
03
unutmak
to emotionally heal and move on from a romantic relationship that has ended
Transitive: to get over sb
Örnekler
After the breakup, it was challenging for her to get over him.
Ayrılıktan sonra, onu unutmak onun için zordu.
After their breakup, it took her a while to get over her ex-boyfriend.
Ayrıldıktan sonra, eski erkek arkadaşını unutup hayatına devam etmesi biraz zaman aldı.
04
hazmetmek
to reach a state of acceptance or adjustment to something that was initially surprising or unexpected
Transitive: to get over sth
Örnekler
I still ca n't get over the incredible sunset we witnessed last night.
Dün gece şahit olduğumuz inanılmaz gün batımını hala atlatamıyorum.
He just ca n't get over the fact that he got the job after the interview.
Görüşmeden sonra işi aldığı gerçeğini bir türlü aşamıyor.
05
açıklık getirmek
to convey or communicate a message, idea, or emotion to someone effectively
Transitive: to get over a message or idea
Örnekler
The keynote speaker was able to get over the importance of environmental conservation.
Ana konuşmacı, çevre korumanın önemini aktarmayı başardı.
He struggled to get the concept of quantum physics over to his students.
Kuantum fiziği kavramını öğrencilerine aktarmakta zorlandı.
06
üstesinden gelmek, atlatmak
to successfully finish or endure a task that is not enjoyable but required
Transitive: to get over a task
Örnekler
She had to get over the tedious report to move on to more interesting projects.
Daha ilginç projelere geçmek için sıkıcı raporu atlatması gerekiyordu.
The students must get over the exams to progress in their studies.
Öğrenciler, eğitimlerinde ilerlemek için sınavları atlatmalıdır.
07
üstesinden gelmek, aşmak
to successfully cope with or overcome a particular challenge, difficulty, or emotional issue
Transitive: to get over a challenge
Örnekler
They worked hard to get over the financial difficulties and stabilize their business.
Mali zorlukların üstesinden gelmek ve işlerini istikrara kavuşturmak için çok çalıştılar.
With determination, she managed to get over the challenges of her new job.
Kararlılıkla, yeni işinin zorluklarını aşmayı başardı.
