fluently
01
akıcı bir şekilde
in a way that shows ease and skill in expressing thoughts clearly and smoothly
Örnekler
He speaks persuasively and fluently in interviews.
Röportajlarda ikna edici ve akıcı bir şekilde konuşuyor.
She fluently explained the technical details to the team.
O, teknik detayları ekibe akıcı bir şekilde açıkladı.
1.1
akıcı bir şekilde, rahatça
with ease and accuracy when using a second language
Örnekler
She learned to speak German fluently within a year.
Bir yıl içinde Almanca'yı akıcı bir şekilde konuşmayı öğrendi.
By fourth grade, most students could read fluently in both languages.
Dördüncü sınıfa gelindiğinde, çoğu öğrenci her iki dilde de akıcı bir şekilde okuyabiliyordu.
02
akıcı bir şekilde, zarafetle
in a smooth and graceful manner, especially in physical motion
Örnekler
The gymnast moved fluently across the balance beam.
Jimnastikçi denge çubuğu üzerinde akıcı bir şekilde hareket etti.
He jumped fluently over each hurdle.
Her engeli akıcı bir şekilde atladı.
03
akıcı bir şekilde, problemsiz bir şekilde
in a continuous and smooth-flowing way, especially in progress or development
Örnekler
The meeting proceeded fluently without delays.
Toplantı gecikme olmadan akıcı bir şekilde ilerledi.
The story unfolded fluently, holding the audience's attention.
Hikaye akıcı bir şekilde gelişti, izleyicilerin dikkatini çekti.
Leksikal Ağaç
fluently
fluent



























