readily
01
bir an bile tereddüt etmeden
in a willing and unhesitant manner
Örnekler
She readily accepted the invitation to speak at the conference.
O, konferansta konuşma davetini isteyerek kabul etti.
He readily agreed to help her move into the new apartment.
O, yeni daireye taşınmasına yardım etmeyi isteyerek kabul etti.
Örnekler
The information was readily found online.
Bilgi çevrimiçi olarak kolayca bulundu.
This material absorbs moisture readily.
Bu malzeme nemi kolayca emer.
Leksikal Ağaç
readily
ready



























