to flash back
[phrase form: flash]
01
geri dönüş, flashback
(of movies, novels, etc.) to present a scene or sequence that depicts events in the past
Örnekler
The TV series frequently flashed back to the characters' early relationships to reveal how they had evolved.
TV dizisi, karakterlerin erken ilişkilerine sık sık geri dönüş yaparak nasıl evrimleştiklerini ortaya koydu.
The novel effectively flashes back to the protagonist's youth, highlighting formative experiences.
Roman, baş karakterin gençliğine etkili bir şekilde geri dönüş yaparak, şekillendirici deneyimleri vurgular.
02
geriye dönmek, anı yaşamak
to suddenly and vividly remember a past event, often in a way that feels as if one is reliving it
Örnekler
The sight of the old photograph made her flash back to the family vacations she used to take.
Eski fotoğrafın görüntüsü, onu eskiden yaptığı aile tatillerine geri dönmesine neden oldu.
The song playing on the radio made him flash back to his high school prom.
Radyoda çalan şarkı onu lise balosuna geri götürdü.
03
hızla karşılık vermek, sertçe cevap vermek
to respond swiftly and often angrily to a comment, question, etc.
Örnekler
When confronted with the accusation, he immediately flashed back, defending his actions.
Suçlamayla karşılaştığında, hemen hızlıca karşılık verdi, eylemlerini savunarak.
Her colleague 's criticism led her to flash back with a pointed and heated response.
Meslektaşının eleştirisi, onun keskin ve ateşli bir yanıtla ani bir tepki vermesine neden oldu.
