farthest
01
en uzak, en uzaktaki
to the greatest distance in space or time (`farthest' is used more often than `furthest' in this physical sense)
02
en uzak, en yüksek derecede
to the greatest degree or extent or most advanced stage (`furthest' is used more often than `farthest' in this abstract sense)
farthest
01
en uzak, en ırak
referring to the greatest physical distance from a specific point
Örnekler
The farthest galaxy ever observed is located billions of light-years away.
Şimdiye kadar gözlemlenen en uzak galaksi, milyarlarca ışık yılı uzaklıkta bulunuyor.
He could see the farthest mountain peak glowing in the sunlight.
Güneş ışığında parlayan dağın en uzak zirvesini görebiliyordu.
02
en uzak
referring to the most distant point in time from the present or another reference
Örnekler
The farthest I can remember is when I was five years old.
Hatırlayabildiğim en uzak şey beş yaşında olduğum zamandır.
Historians are still trying to uncover details from the farthest reaches of ancient history.
Tarihçiler hala antik tarihin en uzak köşelerinden detayları ortaya çıkarmaya çalışıyor.
