exact
Örnekler
The exact measurements were crucial for building the model to scale.
Modeli ölçekli olarak inşa etmek için tam ölçümler çok önemliydi.
His exact calculation of the expenses ensured the budget was accurate.
Masrafların tam hesaplaması, bütçenin doğru olmasını sağladı.
Örnekler
She was an exact planner, leaving nothing to chance.
O, titiz bir planlamacıydı, hiçbir şeyi şansa bırakmazdı.
The exact teacher made sure every student understood the lesson thoroughly.
Titiz öğretmen, her öğrencinin dersi iyice anladığından emin oldu.
to exact
01
talep etmek, zorla almak
to demand or obtain something through force or with great determination
Transitive: to exact sth
Örnekler
The tyrant exacted heavy taxes from his subjects, leaving them impoverished.
Tiran, tebaalarından ağır vergiler talep etti, onları yoksul bıraktı.
The military leader exacted loyalty from his troops, ensuring they followed his commands without question.
Askeri lider, birliklerinden sorgusuz sualsiz emirlerini takip etmelerini sağlayarak sadakat talep etti.
Leksikal Ağaç
exactitude
exactly
exactness
exact
