very
Örnekler
I find the math problems very difficult.
Matematik problemlerini çok zor buluyorum.
It 's very hot outside today.
Bugün dışarısı çok sıcak.
02
tam, kesinlikle
with emphasis on exactness or identity
Örnekler
She is the very best athlete on the team.
O, takımdaki gerçekten en iyi atlettir.
This is the very worst movie I have ever seen.
Bu şimdiye kadar gördüğüm en kötü film.
very
Örnekler
It was the very book I had been searching for, with the red cover and torn pages.
Kırmızı kapaklı ve yırtık sayfalı, aradığım tam da o kitaptı.
The painting hanging in the museum is the very masterpiece created by the renowned artist.
Müzede asılı olan tablo, ünlü sanatçı tarafından yaratılan tam da başyapıttır.
Örnekler
The very idea of quitting scared him.
Bırakma fikri bile onu korkuttu.
The very thought of doing something so risky gave her chills.
Bu kadar riskli bir şey yapma düşüncesi bile ona ürperti verdi.
