disproportionate
01
orantısız, dengesiz
not in proper relation or balance to something else
Örnekler
The punishment seemed disproportionate to the offense, as a simple mistake should n't warrant such severe consequences.
Ceza, suça kıyasla orantısız görünüyordu, çünkü basit bir hata bu kadar ağır sonuçlar doğurmamalı.
The cost of the repairs was disproportionate to the value of the car, making it more practical to buy a new one.
Tamir maliyeti, arabanın değeriyle orantısızdı, bu da yeni bir tane almayı daha pratik hale getiriyordu.
02
orantısız, ölçüsüz
out of proportion
Leksikal Ağaç
disproportionate
proportionate
