dismally
01
kasvetle
in a gloomy, depressing, or hopeless manner
Örnekler
The sky was dismally gray, reflecting the mood of the day.
Gökyüzü, günün ruh halini yansıtan kasvetli bir griydi.
He stared dismally at the empty room, feeling a sense of loss.
Boş odaya kasvetli bir şekilde baktı, bir kayıp duygusu hissetti.
02
kötü bir şekilde, berbat bir şekilde
in a very poor, ineffective, or disappointing manner
InformalÖrnekler
The team performed dismally in the final round.
Takım final turunda berbat bir performans sergiledi.
He failed the exam dismally, scoring barely above zero.
Sınavı feci bir şekilde geçemedi, neredeyse sıfırın üzerinde bir puan aldı.
