Discretion
01
davranış özgürlüğü
the power or freedom of making decisions in a particular situation
Örnekler
The judge used her discretion to grant the defendant a more lenient sentence.
Yargıç, sanığa daha hafif bir ceza vermek için takdir yetkisini kullandı.
The company policy gives supervisors the discretion to approve or deny leave requests.
Şirket politikası, yöneticilere izin taleplerini onaylama veya reddetme takdir yetkisi verir.
02
diskrezyon, incelik
knowing how to avoid embarrassment or distress
03
dikkat, iyi niyet
the ability to make decisions with sound judgment and tact
Örnekler
She handled the sensitive information with great discretion, ensuring no one was hurt by the disclosure.
Hassas bilgileri büyük bir sağduyu ile ele aldı ve ifşanın kimseye zarar vermemesini sağladı.
The manager relied on his discretion to resolve the conflict fairly and effectively.
Yönetici, çatışmayı adil ve etkili bir şekilde çözmek için takdir yeteneğine güvendi.
04
incelik, nezaket
refined taste; tact
Leksikal Ağaç
discretional
indiscretion
discretion
discreet
