to discriminate
01
ayrımcılık yapmak
to unfairly treat a person or group of people based on their sex, race, etc.
Intransitive: to discriminate against sb
Örnekler
The company was accused of discriminating against women in its hiring practices.
Şirket, işe alım uygulamalarında kadınlara karşı ayrımcılık yapmakla suçlandı.
It 's illegal to discriminate against individuals based on their sexual orientation.
Bireyleri cinsel yönelimlerine göre ayrımcılık yapmak yasaktır.
02
ayırt etmek, fark gözetmek
to notice or establish a difference in or between two or more things
Transitive: to discriminate sth | to discriminate sth from sth
Örnekler
Good readers quickly learn to discriminate fiction from factual writing.
İyi okuyucular, kurguyu gerçek yazıdan hızlı bir şekilde ayırt etmeyi öğrenir.
Advanced sensors help the robot discriminate obstacles from open pathways.
Gelişmiş sensörler, robotun engelleri açık yollardan ayırt etmesine yardımcı olur.
03
ayrım yapmak
to identify or perceive differences between two or more things, people, or ideas
Intransitive: to discriminate between two or more things
Örnekler
He can discriminate between similar shades of blue with ease.
Mavi tonları arasındaki benzerlikleri kolayca ayırt edebilir.
The software is designed to discriminate between spam and genuine messages.
Yazılım, spam ve gerçek mesajlar arasında ayırım yapmak üzere tasarlanmıştır.
discriminate
01
ayırt edici, ince ayrımlar yapabilen
marked by the ability to see or make fine distinctions
Leksikal Ağaç
discriminating
discrimination
discriminator
discriminate
criminate
crime



























