depressed
Örnekler
She felt depressed after receiving the disappointing news.
He appeared depressed, with a heavy weight apparent in his demeanor.
02
depresif, durgun
experiencing low activity, growth, or income, often due to recession or long-term decline
Örnekler
The region remains economically depressed with high unemployment.
Bölge, yüksek işsizlikle ekonomik olarak çöküntüde kalmaya devam ediyor.
Depressed housing markets led to falling property values.
Durgun konut piyasaları, mülk değerlerinin düşmesine yol açtı.
03
çökük, bastırılmış
having a part of an object pushed down or lowered below the surrounding surface
Örnekler
The hammer left a depressed mark in the wood.
Çekiç, tahtada çökük bir iz bıraktı.
The roof had a depressed section where the weight of the snow had accumulated.
Çatının, karın ağırlığının biriktiği çökmüş bir bölümü vardı.
Leksikal Ağaç
depressed
depress
