Covenant
Örnekler
The two countries signed a covenant to promote peace and cooperation.
İki ülke, barış ve işbirliğini teşvik etmek için bir antlaşma imzaladı.
The covenant between the landlord and tenant outlined the responsibilities of both parties.
Ev sahibi ve kiracı arasındaki anlaşma, her iki tarafın sorumluluklarını belirtiyordu.
02
ahit, antlaşma
(Bible) an agreement between God and his people in which God makes certain promises and requires certain behavior from them in return
to covenant
01
söz vermek, vaat etmek
to legally agree or to promise to do or give something to someone, particularly to make regular payments to a person or organization
Örnekler
They covenanted to support the scholarship fund with annual contributions.
Onlar, burs fonunu yıllık katkılarla desteklemeyi taahhüt ettiler.
She covenanted to give a fixed amount to the museum each year.
O, her yıl müzeye sabit bir miktar vermeyi taahhüt etti.
02
antlaşma yapmak, sözleşme imzalamak
enter into a covenant
