cordially
01
samimiyetle, içtenlikle
in a genuinely warm, kind, and friendly manner
Formal
Örnekler
He smiled cordially as he welcomed the guests.
Konukları karşılarken içtenlikle gülümsedi.
The two leaders shook hands cordially after the meeting.
İki lider toplantıdan sonra içtenlikle tokalaştı.
1.1
hürmetlerimle
in a respectful and polite manner to close a formal letter
Örnekler
Thank you for your time and assistance. Cordially, Dr. Elaine Moore.
Zamanınız ve yardımınız için teşekkür ederim. Saygılarımla, Dr. Elaine Moore.
I hope this matter is resolved soon. Cordially, Thomas Greene.
Umarım bu mesele yakında çözülür. Saygılarımla, Thomas Greene.
1.2
samimiyetle
in a polite and formal way, especially in invitations, announcements, or requests
Örnekler
You are cordially invited to the grand opening of the gallery.
Galerinin büyük açılışına içtenlikle davetlisiniz.
Guests are cordially reminded to bring their ID badges.
Misafirlerden kimlik rozetlerini getirmeleri nazikçe rica olunur.
02
samimiyetle, derin bir nefretle
in a deeply felt or emphatic way, especially to express dislike or hatred
FormalÖrnekler
He cordially despises arrogance in any form.
Samimiyetle, her türlü kibiri hor görür.
She cordially loathed the idea of working with him.
O, onunla çalışma fikrinden samimi bir şekilde nefret ediyordu.
Leksikal Ağaç
cordially
cordial
