cloistered
01
manastır avlusuyla çevrili, avlu etrafında revaklı
enclosed by a covered walkway surrounding an interior courtyard
Örnekler
Sunlight streamed through the arches of the cloistered gallery as the students processed between lectures.
Öğrenciler dersler arasında ilerlerken güneş ışığı, manastır avlusuyla çevrili galerinin kemerlerinden süzülüyordu.
The medieval abbey's cloistered walkways formed a perfect square around a fragrant herb garden.
Ortaçağ manastırının manastır yapılı yolları, kokulu bir ot bahçesinin etrafında mükemmel bir kare oluşturuyordu.
02
inzivaya çekilmiş, kapalı
living in seclusion
Örnekler
After her parents ' deaths, she led a cloistered life in the countryside, rarely answering the telephone.
Ebeveynlerinin ölümünden sonra, kırsalda kapalı bir hayat sürdü, nadiren telefona cevap verdi.
He emerged from a cloistered upbringing at boarding school unprepared for city crowds.
Yatılı okuldaki izole bir yetiştirilmeden çıktı, şehir kalabalıklarına hazırlıksızdı.
Leksikal Ağaç
cloistered
cloister



























