Canteen
01
matara
a small container or bottle used for carrying water or other liquids, typically used by hikers, campers, or soldiers
Örnekler
He packed a canteen of water for the long hike.
Uzun yürüyüş için bir matara su hazırladı.
Soldiers always carry a canteen during field training.
Askerler saha eğitimi sırasında her zaman bir matara taşır.
02
yemek salonu
a restaurant or cafeteria located in a workplace, such as a factory or school, where employees or students can purchase and eat food
Örnekler
The canteen offers affordable meals for students.
Kantin, öğrenciler için uygun fiyatlı yemekler sunar.
The factory workers eat lunch in the canteen every day.
Fabrika işçileri her gün öğle yemeğini yemekhanede yerler.
03
kantin, dinlenme odası
a recreation room in an institution
04
kantin, yemekhane
a restaurant outside; often for soldiers or policemen
05
kantin
a place within an institution or similar setting where food, beverages, and sometimes personal items are sold to the people associated with that place
Örnekler
The office canteen serves meals at affordable prices.
Ofis kantini, uygun fiyatlarla yemek servisi yapmaktadır.
The canteen was crowded during the lunch break.
Öğle arasında kantin kalabalıktı.
06
kantin, çatal bıçak takımı çantası
a small, portable case that holds a complete set of eating utensils, like knives, forks, and spoons
Örnekler
She packed the canteen with a full set of knives, forks, and spoons for the picnic.
O, piknik için bıçak, çatal ve kaşıklardan oluşan tam bir takım ile kantini doldurdu.
The canteen was made of durable material to protect the utensils.
Kantin, mutfak eşyalarını korumak için dayanıklı malzemeden yapılmıştı.
Leksikal Ağaç
canteen
can
teen
