well-built
Örnekler
She 's been working out every day for months, and now she 's well-built and strong.
Aylardır her gün antrenman yapıyor ve şimdi iyi yapılı ve güçlü.
The well-built swimmer had a physique that showcased years of rigorous training.
İyi yapılı yüzücü, yıllarca süren sıkı antrenmanların ürünü olan bir fiziğe sahipti.
02
sağlam yapılı, dayanıklı
constructed with care, skill, and high-quality materials, making it sturdy, durable, and reliable
Örnekler
The bike was well-built, offering smooth rides even on rough terrain.
Bisiklet sağlam yapılıydı, engebeli arazide bile sorunsuz sürüşler sunuyordu.
The new smartphone is sleek, well-built, and feels premium in your hand.
Yeni akıllı telefon şık, sağlam yapılı ve elinizde premium hissettiriyor.



























