temperate
Örnekler
He has a temperate nature, never letting his emotions get the best of him.
Onun ılımlı bir doğası var, duygularının onu ele geçirmesine asla izin vermez.
Her temperate attitude towards criticism helped her handle difficult situations with grace.
Eleştirilere karşı ılımlı tutumu, zor durumları zarafetle atlatmasına yardımcı oldu.
Örnekler
The Mediterranean region is known for its temperate climate, characterized by mild winters and warm summers.
Akdeniz bölgesi, ılıman kışları ve sıcak yazları ile karakterize edilen ılıman iklimi ile bilinir.
Coastal areas often have temperate climates due to the moderating influence of the ocean, resulting in stable temperatures year-round.
Kıyı bölgeleri, okyanusun dengeleyici etkisi nedeniyle genellikle ılıman iklimlere sahiptir, bu da yıl boyunca sabit sıcaklıklara yol açar.
03
aşırıya kaçmayan
moderate or restrained in degree, amount, or intensity
Örnekler
She exercised a temperate use of sugar in her diet.
Temperate pressure was applied during the experiment.
Leksikal Ağaç
intemperate
temperately
temperateness
temperate



























