sympathetically
01
anlayışlı bir şekilde
in a way that shows sorrow or concern for someone else's difficulties
Örnekler
He sympathetically nodded as she described her difficulties.
O, zorluklarını anlatırken anlayışla başını salladı.
The teacher sympathetically acknowledged the student's struggles.
Öğretmen, öğrencinin zorluklarını sempatik bir şekilde kabul etti.
1.1
anlayışlı bir şekilde, hassas bir şekilde
in a sensitive and careful way, especially when dealing with something that needs gentle treatment
Örnekler
The historic building was sympathetically renovated to preserve its charm.
Tarihi bina, cazibesini korumak için duyarlı bir şekilde yenilendi.
The garden was sympathetically designed to blend with the natural landscape.
Bahçe, doğal manzara ile uyum sağlamak için duyarlı bir şekilde tasarlandı.
Örnekler
The council sympathetically considered the proposal for park improvements.
Konsey, park iyileştirmeleri önerisini sempatik bir şekilde değerlendirdi.
Investors sympathetically received the new business plan.
Yatırımcılar yeni iş planını sempatik bir şekilde karşıladı.
2.1
sempatik bir şekilde, anlayışla
in a way that creates a favorable or positive impression of someone or something
Örnekler
The article sympathetically depicted the volunteers' efforts.
Sempatik bir şekilde, makale gönüllülerin çabalarını tasvir etti.
The film sympathetically showed the struggles of the working class.
Sempatik bir şekilde, film işçi sınıfının mücadelelerini gösterdi.
03
sempatik olarak, sempatik bir şekilde
in a way related to or influenced by the sympathetic nervous system
Örnekler
The medication sympathetically stimulated the patient's heart rate.
İlaç, hastanın kalp atış hızını sempatik olarak uyardı.
The nerves sympathetically responded to external stress.
Sinirler dış strese sempatik olarak yanıt verdi.
Leksikal Ağaç
unsympathetically
sympathetically
sympathetic



























