strenuous
Örnekler
The strenuous hike drained their physical energy.
Yorucu yürüyüş fiziksel enerjilerini tüketti.
His strenuous workout pushed his physical limits.
Onun yorucu antrenmanı fiziksel sınırlarını zorladı.
02
yoğun, yıpratıcı
requiring intense mental effort or focus
Örnekler
Solving the puzzle was a strenuous mental task.
Bulmacayı çözmek yorucu bir zihinsel görevdi.
The project demanded strenuous concentration.
Proje, yoğun bir konsantrasyon gerektiriyordu.
Leksikal Ağaç
strenuously
strenuousness
strenuous
strenu
