Ara
to stick out
[phrase form: stick]
01
belirgin olmak, göz önünde olmak
to be easily noticed, often due to being different from the surrounding elements
Example
The tall tower stuck out on the skyline, drawing the eyes of all who passed by.
Gökyüzünde belirgin olan yüksek kule, geçen herkesin gözünü çekiyordu.
The performer 's eccentric costume and dance moves made them stick out on the stage.
Performansçının sıradışı kostümü ve dans hareketleri onları sahnede belirgin hale getirdi.
02
dışarı çıkmak, sarkmak
to extend beyond the surface or edge of something
Example
The cat's tail was sticking out from under the chair.
Kedinin kuyruğu sandalyenin altından sarkıyordu.
The tree branch was sticking out over the pathway.
Ağaç dalı yolun üzerine sarkıyordu.
03
katlanmak, tahammül etmek
to tolerate something or someone unpleasant
Example
He stuck out the unpleasant task until it was completed.
Hoş olmayan bu işe katlanarak, sonunda tamamladı.
The commuter had to stick out the crowded train until the next stop.
Seyahat eden, bir sonraki durağa kadar kalabalık trene katlanmak zorundaydı.
Yakın Kelimeler
