slippery
01
kaygan
difficult to hold or move on because of being smooth, greasy, wet, etc.
Örnekler
The fish was slippery to hold as it wriggled in his grasp, making it challenging to keep a hold of.
Balık, onun kavrayışında kıvrılırken tutması kaygandı, bu da onu tutmayı zorlaştırıyordu.
The soap made the bathtub slippery, posing a risk of slipping and falling.
Sabun, küveti kaygan hale getirdi ve bu da kayma ve düşme riski oluşturdu.
02
kaygan, güvenilmez
(of a person) difficult to trust or deal with
Örnekler
She found him to be a slippery character who always changed his story.
Onu, her zaman hikayesini değiştiren kaygan bir karakter olarak buldu.
They warned her about his slippery nature, saying he never followed through on promises.
Onun kaygan doğası hakkında onu uyardılar, sözlerini asla tutmadığını söyleyerek.
03
belirsiz, şaşırtıcı
leading to confusion or uncertainty
Örnekler
The instructions for the project were slippery, leaving the team unsure of how to proceed.
Proje için talimatlar kaygandı, bu da ekibin nasıl ilerleyeceği konusunda emin olmamasına neden oldu.
His slippery explanations made it hard to understand his true intentions.
Onun kaygan açıklamaları, gerçek niyetlerini anlamayı zorlaştırdı.
Leksikal Ağaç
nonslippery
slipperiness
slippery
slipper
slip



























