significant
01
kayda değer
important or great enough to be noticed or have an impact
Örnekler
The discovery of the ancient artifact was significant for understanding the region's history.
Antik eserin keşfi, bölgenin tarihini anlamak için önemliydi.
His contributions to the project were significant in achieving its success.
Projenin başarısını sağlamada katkıları önemli oldu.
02
önemli
important in effect or meaning
03
anlamlı, önemli
referring to a result or finding that is unlikely to have occurred by chance, indicating a real effect or relationship
Örnekler
The research revealed a significant correlation between high levels of stress and increased risk of heart disease.
Araştırma, yüksek stres seviyeleri ile artan kalp hastalığı riski arasında önemli bir korelasyon olduğunu ortaya çıkardı.
The test results were statistically significant, confirming the hypothesis with a high degree of certainty.
Test sonuçları istatistiksel olarak anlamlı idi, hipotezi yüksek bir kesinlik derecesiyle doğruladı.
Örnekler
His silence was significant, expressing disapproval without words.
Onun sessizliği anlamlıydı, kelimeler olmadan onaylamama ifade ediyordu.
The ancient symbol carried significant cultural meaning.
Antik sembol, önemli bir kültürel anlam taşıyordu.
Leksikal Ağaç
insignificant
nonsignificant
significantly
significant
signify
sign
