to bedevil
01
çileden çıkartmak
to continuously create problems for someone or something
Transitive: to bedevil sb/sth
Örnekler
Technical glitches seemed to bedevil the software launch.
Teknik aksaklıklar yazılım lansmanını rahatsız etmek gibi görünüyordu.
Persistent rumors can bedevil a person's reputation.
Kalıcı söylentiler bir kişinin itibarını rahatsız edebilir.
02
kafasını karıştırmak, eziyet etmek
to cause great confusion, distress, or trouble
Transitive: to bedevil sb
Örnekler
The complicated instructions completely bedeviled me.
Karmaşık talimatlar beni tamamen çileden çıkardı.
The mystery of the missing documents bedeviled the detective, leaving him with no clear leads.
Kayıp belgelerin gizemi dedektifi çileden çıkardı, ona hiçbir açık ipucu bırakmadı.
03
rahatsız etmek, eziyet etmek
to torment or repeatedly trouble someone
Transitive: to bedevil sb
Örnekler
The relentless teasing from his classmates seemed to bedevil him every day.
Sınıf arkadaşlarının acımasız alayları onu her gün rahatsız ediyor gibi görünüyordu.
The anxiety of the situation continued to bedevil her, despite her efforts to stay calm.
Durumun kaygısı, sakin kalmaya çalışmasına rağmen onu rahatsız etmeye devam etti.
Leksikal Ağaç
bedevilment
bedevil
devil



























