to sever
01
ayırmak
to separate something from a whole
Transitive: to sever sth
Örnekler
The surgeon needed to sever the damaged tissue to facilitate healing.
Cerrahın iyileşmeyi kolaylaştırmak için hasarlı dokuyu ayırması gerekiyordu.
To control the spread of the fire, they decided to sever the gas line.
Yangının yayılmasını kontrol altına almak için gaz hattını kesmeye karar verdiler.
02
koparmak, kesmek
to end a connection or relationship completely
Transitive: to sever a relationship
Örnekler
The company decided to sever ties with its underperforming suppliers.
Şirket, düşük performans gösteren tedarikçileriyle bağlarını koparmaya karar verdi.
After the disagreement, she chose to sever all communication with her former colleague.
Anlaşmazlıktan sonra, eski meslektaşıyla tüm iletişimi kesmeyi seçti.
Leksikal Ağaç
dissever
severable
severance
sever
