sensible
01
akla uygun
(of a person) displaying good judgment
Örnekler
She ’s a sensible friend who always offers sound advice.
O, her zaman sağlam tavsiyeler sunan mantıklı bir arkadaştır.
He ’s a sensible person who avoids unnecessary drama.
O, gereksiz dramalardan kaçınan mantıklı bir insandır.
Örnekler
The sensible skin detects temperature changes.
Hassas cilt, sıcaklık değişikliklerini algılar.
The sensible parts of the body respond to touch.
Vücudun hassas bölgeleri dokunuşa tepki verir.
Örnekler
I am sensible that our project is only in the initial stages, and there's much more to accomplish.
Projemizin henüz başlangıç aşamasında olduğunun ve daha yapılacak çok şey olduğunun farkındayım.
The team is sensible that ongoing collaboration is crucial for project success.
Ekip, devam eden işbirliğinin proje başarısı için kritik olduğunun farkında.
04
pratik, işlevsel
having a focus on function and comfort over style
Örnekler
She wore sensible shoes for the long walk.
Uzun yürüyüş için pratik ayakkabılar giydi.
The sensible design of the chair made it ideal for long hours of sitting.
Sandalyenin mantıklı tasarımı, uzun saatler oturmak için ideal hale getirdi.
Leksikal Ağaç
insensible
sensibility
sensibleness
sensible
sense
