cognizant
Örnekler
She was cognizant of the importance of punctuality in her profession.
O, mesleğinde dakikliğin öneminin farkındaydı.
He remained cognizant of the risks involved in the adventure.
Macera sırasındaki risklerin farkında kaldı.
Leksikal Ağaç
incognizant
cognizant
cognize



























