remarkably
01
olağandışı biçimde
to a notable or extraordinary degree
Örnekler
That child is remarkably fluent in three languages.
O çocuk üç dilde olağanüstü derecede akıcı.
The streets were remarkably quiet for a Friday night.
Cuma gecesi için sokaklar olağanüstü derecede sessizdi.
02
alışılmadık biçimde
in a way that is unusually impressive, effective, or surprising
Örnekler
She sang the aria remarkably, with both power and subtlety.
Aryayı olağanüstü bir şekilde, hem güç hem de incelikle söyledi.
The team worked remarkably under pressure.
Ekip baskı altında olağanüstü bir şekilde çalıştı.
2.1
dikkat çekici bir şekilde, şaşırtıcı bir şekilde
used to call attention to something surprising, unexpected, or worthy of note
Örnekler
Remarkably, she passed the exam without any formal training.
Dikkat çekici bir şekilde, hiçbir resmi eğitim almadan sınavı geçti.
Remarkably, the two strangers turned out to be long-lost cousins.
Şaşırtıcı bir şekilde, iki yabancının uzun zamandır kayıp kuzenler olduğu ortaya çıktı.
Leksikal Ağaç
unremarkably
remarkably
remarkable
remark
mark



























