probable
01
muhtemel
having a high possibility of happening or being true based on available evidence or circumstances
Örnekler
With clear skies and no signs of storm, it seems probable that the outdoor event will proceed as planned.
Açık gökyüzü ve fırtına belirtisi olmadığı için, açık hava etkinliğinin planlandığı gibi devam etmesi muhtemel görünüyor.
The economist predicts that there is a probable increase in inflation rates next quarter.
Ekonomist, önümüzdeki çeyrekte enflasyon oranlarında muhtemel bir artış olacağını öngörüyor.
Probable
Örnekler
She 's one of the probables for the lead role in the upcoming play.
Yaklaşan oyunda başrol için muhtemel adaylardan biri.
After his impressive interview, he 's now a probable for the senior position.
Etkileyici röportajından sonra, şimdi üst düzey pozisyon için bir muhtemel.
Leksikal Ağaç
improbable
probability
probably
probable
