Baking
01
pişirme
the act of making food without using direct flame
Örnekler
Baking requires precision, especially when measuring ingredients.
Fırınlama, özellikle malzemeleri ölçerken hassasiyet gerektirir.
The kitchen smelled wonderful after hours of baking.
Saatlerce pişirme sonrasında mutfak harika kokuyordu.
02
fırında pişirme
food, particularly sweet dishes, that are made in an oven
Örnekler
The bakery displayed fresh baking on the counter.
She brought homemade baking to the party.
baking
01
çok sıcak ve kuru
having an intense level of heat that is often uncomfortable
Örnekler
The desert sun beat down, creating a baking heat that seemed to sear everything in its path.
Çöl güneşi kavurucu bir sıcaklık yaratarak, yolundaki her şeyi yakıyor gibiydi.
She opened the oven door and was hit by a wave of baking heat, signaling that the cookies were almost done.
Fırın kapağını açtı ve kavurucu bir sıcaklık dalgasıyla karşılaştı, bu da kurabiyelerin neredeyse hazır olduğunun işaretiydi.
Leksikal Ağaç
baking
bake



























