sizzling
01
cızırtılı, tıslamalı
so hot as to produce a hissing or crackling sound
Örnekler
The sizzling bacon in the pan filled the kitchen with a tempting aroma.
Tavada cızırtılı pastırma mutfağı cezbedici bir kokuyla doldurdu.
The chef expertly flipped the sizzling pancake, creating a symphony of crispy edges.
Şef, cızırtılı pankekini ustalıkla çevirdi ve gevrek kenarlardan oluşan bir senfoni yarattı.
02
full of intense emotion or energy
Örnekler
The debate was a sizzling exchange of ideas.
His sizzling enthusiasm inspired everyone around him.
