Plane
01
uçak
a winged flying vehicle driven by one or more engines
Örnekler
The plane soared gracefully through the clouds.
Uçak, bulutların arasından zarifçe süzüldü.
We booked tickets for a plane to Paris next week.
Gelecek hafta Paris'e bir uçak için bilet ayırttık.
02
düzlem, düz yüzey
a flat, two-dimensional surface that extends infinitely in all directions
Örnekler
In geometry, a plane is defined by three non-collinear points.
Geometride, bir düzlem, üç doğrusal olmayan nokta ile tanımlanır.
The intersection of two planes can be a line.
İki düzlemin kesişimi bir çizgi olabilir.
03
seviye, düzlem
a level of existence or development
04
rende, planya
a carpenter's hand tool with an adjustable blade for smoothing or shaping wood
05
rende, planya
a power tool for smoothing or shaping wood
to plane
01
rendelemek, düzlemek
cut or remove with or as if with a plane
02
düzleştirmek, rendelemek
make even or smooth, with or as with a carpenter's plane
03
süzülmek, kaymak
travel on the surface of water
plane
Örnekler
The plane surface of the table made it ideal for drawing.
Masanın düz yüzeyi onu çizim yapmak için ideal hale getirdi.
The builder ensured the walls were perfectly plane before applying the paint.
İnşaatçı, boya uygulamadan önce duvarların tamamen düz olduğundan emin oldu.
Leksikal Ağaç
biplane
monoplane
plane
