horizontal
Örnekler
The table was adorned with horizontal stripes.
Masa, yatay çizgilerle süslenmişti.
She placed the bookshelf in a horizontal position against the wall.
Kitaplığı duvara karşı yatay bir pozisyona yerleştirdi.
02
yatay, yanal
relating to or involving individuals or entities of equal status or position
Örnekler
The company focused on horizontal partnerships to expand its market share.
Şirket, pazar payını genişletmek için yatay ortaklıklara odaklandı.
Horizontal mergers are common in industries seeking consolidation.
Yatay birleşmeler, konsolidasyon arayan endüstrilerde yaygındır.
Horizontal
Örnekler
The artist sketched a clear horizontal to define the landscape's base.
Sanatçı, manzaranın tabanını tanımlamak için net bir yatay çizdi.
He adjusted the painting until the top edge aligned with the horizontal.
Üst kenar yatay ile hizalanana kadar resmi ayarladı.
02
yatay, yatay çizgi
anything that is positioned parallel to the ground
Örnekler
The player noticed a tear in one of the horizontals of his racket.
Oyuncu, raketinin yatay kısımlarından birinde bir yırtık fark etti.
The rope was tied to the horizontals of the frame for support.
İp, destek için çerçevenin yatay kısımlarına bağlanmıştı.
Leksikal Ağaç
horizontality
horizontally
horizontal
horizon



























