awfully
01
çok, aşırı
to a very great or extreme extent or degree
Informal
Örnekler
The weather turned awfully cold overnight.
Hava bir gecede korkunç derecede soğudu.
The news about the accident was awfully distressing.
Kaza hakkındaki haber son derece üzücüydü.
02
korkunç bir şekilde, berbat bir şekilde
in a very bad, unpleasant, or unfortunate way
Örnekler
He behaved awfully toward his coworkers.
İş arkadaşlarına korkunç bir şekilde davrandı.
The children were awfully treated at the orphanage.
Yetimhanede çocuklara korkunç bir şekilde davranıldı.
03
korkunç bir şekilde, dehşet verici bir şekilde
in a way that shows or evokes awe or dread
Old useÖrnekler
She looked awfully at the sacred relic.
Kutsal kalıntıya korkunç bir şekilde baktı.
The prophet spoke awfully, warning of doom.
Peygamber korkunç bir şekilde konuştu, felaketi uyardı.
Leksikal Ağaç
awfully
awful
awe
