awkwardly
Örnekler
She awkwardly climbed over the fence, nearly losing her balance.
O, beceriksizce çitin üzerinden tırmandı, neredeyse dengesini kaybediyordu.
He shifted awkwardly in his seat, unsure how to react.
Koltuğunda beceriksizce kıpırdandı, nasıl tepki vereceğini bilmiyordu.
02
beceriksizce, rahatsız edici bir şekilde
in a manner that shows or causes embarrassment or discomfort
Örnekler
He laughed awkwardly after making a joke that fell flat.
Komik olmayan bir şaka yaptıktan sonra beceriksizce güldü.
She awkwardly avoided eye contact during the conversation.
O, konuşma sırasında beceriksizce göz temasından kaçındı.
03
beceriksizce, rahatsız edici bir şekilde
in a way that creates inconvenience or difficulty
Örnekler
The handle was awkwardly placed, making the door hard to open.
Kulp beceriksizce yerleştirilmişti, bu da kapıyı açmayı zorlaştırıyordu.
The furniture was awkwardly packed in the small room.
Mobilyalar küçük odada beceriksizce paketlenmişti.
Leksikal Ağaç
awkwardly
awkward



























