clumsily
01
beceriksizce
in a way that lacks physical coordination or control, often resulting in accidents or awkward movements
Örnekler
She tripped clumsily on the rug as she entered the room.
Odaya girerken halının üzerine beceriksizce takıldı.
He clumsily dropped the stack of plates on the kitchen floor.
O, mutfak zeminindeki tabak yığınını beceriksizce düşürdü.
1.1
beceriksizce, sakarca
in a way that lacks skill, precision, or care in execution
Örnekler
The speech was clumsily written and full of clichés.
Konuşma beceriksizce yazılmıştı ve klişelerle doluydu.
He clumsily attempted to fix the leaking pipe with duct tape.
O, sızan boruyu koli bandıyla beceriksizce tamir etmeye çalıştı.
Örnekler
He clumsily brought up her divorce during dinner.
Beceriksizce, akşam yemeği sırasında onun boşanmasını gündeme getirdi.
She clumsily tried to comfort him, but only made things worse.
O, onu beceriksizce teselli etmeye çalıştı, ama sadece işleri daha da kötüleştirdi.



























