oddly
01
acayip biçimde
in an unusual or strange manner that is different from what is expected
Örnekler
She looked at him oddly when he suggested eating ice cream for breakfast.
Kahvaltıda dondurma yemeyi önerdiğinde ona tuhaf bir şekilde baktı.
The clock ticked oddly, occasionally making a soft clicking sound.
Saat tuhaf bir şekilde tık tık etti, ara sıra yumuşak bir tıklama sesi çıkarıyordu.
Örnekler
Oddly, she found herself missing the rainy weather.
Garip bir şekilde, kendini yağmurlu havayı özlerken buldu.
He, oddly, enjoyed the challenging task.
O, şaşırtıcı bir şekilde, zorlu görevden keyif aldı.
03
garip bir şekilde, tuhaf bir şekilde
in a strange manner
Leksikal Ağaç
oddly
odd



























