Odds
01
ihtimal
the likelihood or probability of something actually taking place
Örnekler
The odds of winning the grand prize in the raffle are one in a thousand.
Piyangoda büyük ödülü kazanma şansı binde birdir.
She calculated the odds of getting a heads in a single coin toss as 50 %.
Tek bir para atışında tura gelme olasılığını %50 olarak hesapladı.
02
bahis oranı
the ratio by which one bettor's wager is greater or smaller than another's
Örnekler
The odds for the horse were 5 to 1.
Bookmakers set the odds before the race began.
03
zor şart
circumstances that make it difficult to achieve something
Örnekler
Despite the odds being against her, she managed to finish the marathon in record time.
Şans aleyhine olmasına rağmen, maratonu rekor bir sürede bitirmeyi başardı.
The team won the championship even though the odds were stacked heavily in favor of their opponents.
Takım, şanslar rakiplerinin lehine çok fazla olmasına rağmen şampiyonluğu kazandı.
