nigh
01
yakın, bitişik
not far distant in time or space or degree or circumstances
02
sol, solda
being on the left side
nigh
Örnekler
The holidays are drawing nigh, and everyone is getting excited.
Tatiller yaklaşıyor ve herkes heyecanlanıyor.
As the battle raged, the enemy forces came nigh to their stronghold.
Savaş şiddetlendikçe, düşman kuvvetleri kalelerine yakın geldi.
02
neredeyse, hemen hemen
used to convey that something is very close to a certain state
Old useÖrnekler
Fixing the old car was nigh impossible due to its age and condition.
Eski arabayı tamir etmek, yaşı ve durumu nedeniyle neredeyse imkansızdı.
They enjoyed a nigh perfect evening under the stars, with everything going as planned.
Yıldızların altında, her şey planlandığı gibi giderken, neredeyse mükemmel bir akşamın tadını çıkardılar.
