Nadir
Örnekler
After losing his job and his home, he felt he had reached the nadir of his life.
İşini ve evini kaybettikten sonra, hayatının en dip noktasına ulaştığını hissetti.
The company 's profits hit their nadir during the financial crisis.
Şirketin kârları, finansal kriz sırasında en düşük noktasına ulaştı.
02
nadir, en alt nokta
the point on the celestial sphere directly beneath an observer, exactly opposite the zenith
Örnekler
At local midnight on the equinox, the sun stands at its nadir—90 ° below the horizon.
Ekinoks sırasında yerel gece yarısında, güneş nadir noktasında—ufkun 90° altında—durur.
The satellite 's camera was configured for nadir viewing to capture vertical ground imagery.
Uydunun kamerası, dikey yer görüntülerini yakalamak için nadir görüntüleme için yapılandırıldı.



























