to mutilate
01
sakatlamak
to cause severe damage or harm
Transitive: to mutilate sb/sth
Örnekler
The accident mutilated his arm, leaving lasting scars.
Kaza, kolunu sakat bıraktı ve kalıcı izler bıraktı.
In some cultures, individuals are mutilated as a form of punishment or ostracization.
Bazı kültürlerde, bireyler ceza veya dışlanma biçimi olarak sakat bırakılır.
02
sakatlamak, yaralamak
to cause significant harm or damage to something
Transitive: to mutilate sth
Örnekler
The fire mutilated the building, leaving it unsafe to enter.
Yangın binayı sakat bıraktı, girmeyi güvensiz hale getirdi.
The storm mutilated the crops, ruining the entire harvest.
Fırtına ekinleri sakatladı, tüm hasadı mahvetti.



























