medium
m
m
m
e
i:
i
d
d
d
iu
ie
m
m
m
British pronunciation
/ˈmiːdiəm/

"medium"Tanımı ve Anlamı

medium
01

mediyum

having a size that is not too big or too small, but rather in the middle
medium definition and meaning
example
Example
click on words
They ordered a medium pizza to share among the group, neither too big nor too small.
Grup arasında paylaşmak için ne çok büyük ne de çok küçük olan orta boy bir pizza sipariş ettiler.
The medium suitcase held enough clothes for a week-long trip.
Orta boy valiz, bir haftalık seyahat için yeterince kıyafet taşıyordu.
02

orta pişmiş et

(of meat) cooked in a way that there is only a small amount of pink flesh inside
medium definition and meaning
example
Example
click on words
The chicken breast was grilled until it reached medium doneness, with a moist and tender texture.
Tavuk göğsü, içinde sadece az miktarda pembe et kalacak şekilde orta pişmiş olana kadar ızgara yapıldı; nemli ve yumuşak bir dokuya sahipti.,Tavuk göğsü, orta derecede pişmiş olana kadar ızgara yapıldı; nemli ve yumuşak bir dokuya sahipti.
The hamburger was grilled to medium, satisfyingly juicy with a hint of pinkness.
Hamburger, orta pişmiş olarak ızgara yapıldı; tatmin edici bir şekilde sulu ve hafif pembe bir dokunuş ile.
Medium
01

ressamın boyayı karıştırmak için kullandığı sıvı (yağ, su)

the material or substance used by the artist to create the artwork, such as oil, acrylic, watercolor, etc.
medium definition and meaning
example
Example
click on words
The artist chose acrylic as the medium for its quick drying time and vibrant colors.
Sanatçı, hızlı kuruma süresi ve canlı renkleri nedeniyle akrili malzeme olarak seçti.
She experimented with different mediums to achieve the desired texture in her painting.
Farklı malzemelerle deneyler yaptı ve resminde istediği dokuyu elde etti.
02

vasıta

a means that is used for the purpose of communicating or expressing something
example
Example
click on words
Art is a powerful medium for expressing emotions.
Sanat, duyguları ifade etmek için güçlü bir araçtır.
Writing is his preferred medium for storytelling.
Yazmak, hikaye anlatımı için tercih ettiği araçtır.
2.1

medya, iletişim araçları

channels or platforms used to transmit information or messages to the public
example
Example
click on words
The news was broadcast across various media, including television and radio.
Haber, televizyon ve radyo da dahil olmak üzere çeşitli medya, iletişim araçları üzerinden yayınlandı.
Social media platforms have become dominant media for information dissemination.
Sosyal medya platformları, bilgi yayılımı için baskın iletişim araçları haline geldi.
03

ortam, iletim aracı

a material or channel through which signals or data are transmitted for communication purposes
example
Example
click on words
Fiber optic cables are a cutting-edge medium for transmitting high-speed internet.
Fiber optik kablolar, yüksek hızlı internet iletimi için ileri teknoloji bir ortamdır.
Radio signals use the atmosphere as their medium to broadcast information.
Radyo sinyalleri, bilgiyi iletmek için atmosferi ortam olarak kullanır.
04

orta, ortam

the specific environment or set of conditions where something can thrive or function effectively
example
Example
click on words
Coral reefs provide a vibrant medium where diverse marine life can flourish.
Mercan resifleri, çeşitli deniz yaşamının gelişebileceği canlı bir ortam sağlar.
The laboratory experiment was conducted in a controlled medium to ensure accurate results.
Laboratuvar deneyi, doğru sonuçlar elde etmek için kontrollü bir ortamda gerçekleştirildi.
4.1

besin maddesi, orta düzey

a substance used to grow microorganisms, either as a liquid or solid
example
Example
click on words
The lab used agar as a medium to grow bacteria.
Laboratuvar, bakterileri yetiştirmek için agarı besin maddesi olarak kullandı.
They added nutrients to the liquid medium to help the microbes thrive.
Onlar mikroorganizmaların gelişmesini sağlamak için sıvı besin maddesine besin eklediler.
05

ortam, vasküler

a substance used to preserve or display specimens
example
Example
click on words
The scientist used a special medium to keep the specimens from decaying.
Bilim insanı örnekleri bozulmadan korumak için özel bir ortam kullandı.
The frog was placed in a formaldehyde medium for preservation.
Kurbağa, korunma amacıyla formaldehit ortamında yerleştirildi.
06

medyum, orta

a person who communicates with the spirits of the dead or other supernatural entities
example
Example
click on words
The medium held a séance to connect with the spirits of the deceased.
Medyum,orta, ölmüşlerin ruhlarıyla iletişim kurmak için bir seans düzenledi.
Many people visit a medium to seek guidance or messages from loved ones who have passed away.
Birçok insan, ölmüş yakınlarından rehberlik veya mesaj almak için medyuma başvuruyor.
07

orta, vasat

a state or position that is intermediate or between two extremes
example
Example
click on words
Finding a medium between high and low prices was crucial for the budget-conscious shopper.
Yüksek ve düşük fiyatlar arasında bir orta bulmak bütçe bilincine sahip alışveriş yapanlar için çok önemliydi.
The artist aimed for a medium in her paintings, balancing between abstract and realistic styles.
Sanatçı, resimlerinde soyut ve gerçekçi stiller arasında denge kurarak bir orta hedefledi.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store