Innocence
01
suçsuz
the state of not being guilty of a crime or offense
Örnekler
He maintained his innocence throughout the investigation and trial.
Soruşturma ve dava boyunca masumiyetini korudu.
The defense attorney argued passionately for the defendant 's innocence.
Savunma avukatı, sanığın masumiyeti için tutkuyla savundu.
02
masumiyet, saflık
the quality of being free from worldly experience
Örnekler
The child 's innocence was evident in her wide-eyed curiosity.
Çocuğun masumiyeti, geniş açılmış gözlerindeki merakında belirgindi.
He spoke with an innocence that made everyone smile.
Herkesi gülümseten bir masumiyetle konuştu.
03
masumiyet, saflık
the state of being free from sin or moral wrongdoing
Örnekler
The legend depicted her as a symbol of innocence and virtue.
Efsane onu masumiyet ve erdemin bir sembolü olarak tasvir etti.
He lived a life of innocence, untouched by corruption.
Masumiyet içinde bir hayat yaşadı, yolsuzluktan etkilenmemiş.
Leksikal Ağaç
innocency
innocent
innocence
innoc
