to impinge
01
olumsuz etkilemek, müdahale etmek
to influence something, often in a harmful or limiting way
Örnekler
The noise from the construction site began to impinge on her concentration.
İnşaat alanından gelen gürültü onun konsantrasyonunu etkilemeye başladı.
His personal issues started to impinge on his work performance.
Kişisel sorunları iş performansını etkilemeye başladı.
02
etkisi olmak
to intrude upon a boundary, limit, or domain
Örnekler
The new fence impinged on their neighbor's property line.
Yeni çit komşularının mülk sınırına tecavüz ediyordu.
The camera 's lens impinged into the private space of the subject.
Kameranın lensi, konunun özel alanına tecavüz etti.
Leksikal Ağaç
impingement
impinge
