ideal
Örnekler
The vacation spot offered the ideal combination of relaxation and adventure.
Tatil yeri, rahatlama ve maceranın ideal kombinasyonunu sundu.
The spacious layout and modern amenities made the apartment the ideal place to live.
Geniş düzen ve modern olanaklar, daireyi yaşamak için ideal yer haline getirdi.
02
ideal
constituting or existing only in the form of an idea or mental image or conception
03
idealist
pursuing or believing in perfect, often unrealistic, ideals or principles
Örnekler
His ideal view of the world did n't take into account real-world complexities.
Onun dünyaya dair ideal görüşü, gerçek dünyanın karmaşıklıklarını hesaba katmıyordu.
She had an ideal perspective on love, believing it should always be perfect.
Aşk konusunda ideal bir bakış açısına sahipti, her zaman mükemmel olması gerektiğine inanıyordu.
Ideal
01
mükemmel şey
the most desirable idea, goal, or outcome one can possibly achieve
02
ideal, örnek
someone or something considered to possess unmatched or unparalleled qualities of perfection
Örnekler
She strives to be an ideal of kindness and compassion.
O, nezaket ve şefkat ideali olmaya çalışıyor.
The company 's latest product is considered the ideal of efficiency and innovation.
Şirketin son ürünü, verimlilik ve yeniliğin ideali olarak kabul edilir.
Leksikal Ağaç
ideality
idealize
ideally
ideal
ide
