icy
i
ˈaɪ
ay
cy
si
si
British pronunciation
/ˈa‍ɪsi/

"icy"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

01

çok soğuk

so cold that is uncomfortable or harmful
icy definition and meaning
example
Örnekler
The icy wind cut through my jacket, sending shivers down my spine as I hurried to find shelter.
Buz gibi rüzgar ceketimi delip geçti, sığınabileceğim bir yer bulmak için acele ederken omurgamdan aşağı ürpertiler gönderdi.
The icy temperatures forced residents to bundle up in layers and stay indoors to avoid the biting cold.
Buz gibi sıcaklıklar, sakinleri kat kat giyinmeye ve keskin soğuktan kaçınmak için içeride kalmaya zorladı.
02

duygusuz, hissiz

lacking warmth or friendliness
example
Örnekler
His icy stare made everyone in the room feel uncomfortable.
Onun buz gibi bakışı odadaki herkesi rahatsız hissettirdi.
The icy silence between them suggested something was wrong.
Aralarındaki buz gibi sessizlik, bir şeylerin yanlış olduğunu ima ediyordu.
03

buzlu, karlı

made up of or covered with ice
example
Örnekler
The icy landscape was breathtaking, with every surface glistening in the sunlight.
Buzlu manzara nefes kesiciydi, her yüzey güneş ışığında parlıyordu.
She admired the icy sculpture at the festival, crafted from clear blocks of ice.
Festivalde, şeffaf buz bloklarından yapılmış buzlu heykeli hayranlıkla izledi.
04

kristal gibi, parıltılı

covered in or wearing diamonds; sparkling with jewelry
SlangSlang
example
Örnekler
His watch is icy and worth a fortune.
Onun saati buzlu ve bir servet değerinde.
She walked in looking icy with her diamond earrings.
Elmas küpeleriyle parıltılı görünerek içeri girdi.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store